TARİHÇE

MADEN ELAZIĞ


Maden ilçesinin, bilinen tarihi kaynaklara göre MÖ 2000 yıllarına kadar uzanır. Bölgeye Milatan önce 1050 yıllarında Mitanni Krallığı, Milatan önce 30, Milatan sonra 180 yıllarında Roma İmparatorluğu, M.S. 1077'de Selçuklular hakim olmuşlardır. Maden ilçesinde bakır yatakları Milattan 2000 yıl önce Asuriler tarafından bulunmuştur. Ancak İngiliz ilim adamları "Tarring L.H. ve H.C. Cordero", "In A. Metal Merchant's Office" adlı eserlerinde insanoğlunun bakırı ilk kez MÖ 7000-8000 yılları arasında Fırat-Dicle vadileri arasında bulduğunu yazıyorlar. Fırat ve Dicle arasında bakır, Maden ilçesinden başka hiçbir yerde bulunmamış ve de işlenmemiştir. 1515 yılında doğuya sefer düzenleyen Osmanlı Hükümdârı Yavuz Sultan Selim tarafından Maden, imparatorluk topraklarına katılmıştır. Maden ilçesi, Doğu Torosların devamı olan Mihrap dağı eteklerinde, dar bir vadinin yamaçlarında kurulmuştur. Elazığ - Diyarbakır yolu üzerinde bulunan ilçeye bir belde (Gezin), 37 köy bağlıdır. 2009 nüfus sayımına göre 5.314’ü ilçe merkezinde olmak üzere toplam 14.903 nüfusa sâhiptir. Elazığ'a 80 km uzaklıkta olup, ulaşım kara ve demiryolu ile sağlanmaktadır.Maden halkının büyük çoğunluğu Zazadır .


Tarih


Hurilerin, 1450 yılında Mitanni Krallığının, MÖ 30- M.S. 180 yıllarında; Roma İmparatorluğunun, İslamiyetin yayılması sırasında Abbasilerin, 1077–1308 yılları arasında Anadolu Selçuklularının, 13. yüzyılın ilk yarısında Saltukların, 1335 yılından itibâren Karakoyunluların, 1481 yılından itibaren ise Akkoyunluların sınırları içerisinde bulunmuştur. Şah İsmail Safevi Devletini kurup genişletmeye başladığında devlet sınırlarını batıya doğru ilerletirken Harput'u bu arada Maden İlçesini de Akkoyunluların elinden alarak kendi ülkesine katmıştır. Çaldıran Zaferinden sonra Yavuz Sultan Selim’in ordularının Doğu Anadolu’yu fethettikleri sıralarda Maden, Şii Umerasının elindeydi. 1515 yılında bu bölgeye gelen Yavuz Sultan Selim’in orduları bu sırada Maden’i de Osmanlı Devleti topraklarına katmıştır. 1834 yılında Şark Vilâyetlerinde ıslahat yapmak ve yıkılan devlet otoritesini yeniden kurmak üzere görevlendirilen Reşit Mehmet Paşa, Sivas-Harput-Diyarbakır ve Maden Eyaletlerinin vali ve kumandanı görevlerini de yürütmekte idi. 1889 yılına kadar Diyarbakır’a bağlı Kaymakamlık halinde yönetimini sürdüren Maden, 1889-1924 yılları arasında mutasarrıflık, 1924-1927 yılları arasında valilik ile yönetilmiş, 1927'den sonra Elazığ İline bağlı kaymakamlık hâline getirilmiştir. Maden, hâlen Elazığ İline bağlı bir ilçedir. İlçe merkezi başlangıçta Arpameydanı adı verilen mevkiide kurulmuştur. Ancak, daha sonra, Arpameydanı Mahallesi maden sahası içerisinde bulunduğundan kamulaştırılmış, burada oturan vatandaşlar Diyarbakır-Elazığ Karayolunun tam üzerinde bulunan Kortik mevkiine yerleşmişler ve burada Bahçelievler Mahallesi kurulmuştur.

 
                            ZAZA LEHÇESI VE TARIHÇESİ
Bugünkü Zaza coğrafyasında bilinen en eski yerleşik halk Hurrilerdir. Hurriler Zazalar'ın anavatanı olan Yukarı Mezopotamya'ya başka yerlerden gelmişlerdir. Hurriler'in ilk çıkış yerlerinin neresi olduğuna ilişkin çok farklı görüşler vardır: Ancak bu görüşlerin tümü bir araya getirildiğinde, köken olarak İrani bir kavim olan Hurrilerin anavatanının Kafkaslar, Aral Gölünün batısı, Deylam ile ağrı arasında bir yer olduğu gerçeklik kazanmaktadır. Akadlar2ın dağılma sürecine denk düşen İ.Ö III bin yılın sonlarına doğru Yukarı Mezopotamya'ya akan Hurriler; Gaskalar, Arzalılar, Hattiler ve Akadlar gibi çevre halklarının sınırlarını zorlayarak burayı kendilerine yuet edinmişlerdir. Uzun bir tarihi süreçte, Hitit, Mitunni, Akad, Asur ve Babil halklarına komşuluk etmiş, zaman zaman onların egemenlikleri altına girmiş olan Hurriler, önce Katmukhi (Adıyaman ve çevresi), daha sonra da Meliddu (Eski Malatya) kent devletinin İ.Ö 713 yılında yıkılmasıyla tarihin politik sahnesinden çekilmişlerdir. Hurriler bu tarihten sonra Yukarı Mezopotamya bölgesinde kurulan devletler içinde kendi dillerini, mitolojilerini,gelenke ve göreneklerini sürdürdüler.

Hurriler'in yazılı bir kültüre ulaşmamış oldukları söylendiğinden bunların dini, dili, kültürü, mitolojisi, gelenek ve görenekleriyle ilgili önemli ipuçları daha çok Hitit, Mitanni, Akkad ve Babil gibi komşu uygarlıkların tarihi içinde ortaya çıkmıştır.

Zaza anavatanı Yukarı Mezopotamya'ya yerleşmiş diğer bir halk da, ata çok iyi b,nmeleriyle tanınan, kültür ve sanatta ilerlemiş savaşçı bir topluluk olan İskitlerdir. İskitler Hint-Avrupa kökenli bir halk olup İ.Ö III. ve II. Bin yılları arasında Aral Gölü çevresinde yaşamışlar, İ.Ö.III. bin yılın sonlarında da oradan ayrılarak Güney Rusya steplerine ve Kafkaslara yerleşmişlerdir. Bu coğrafya, günümüzde Osetya2nın bulunduğu bölgedir. Osetler de zaten köken olarak İskitler'den gelmektedirler. Daha sonra, yurtlarını genişleterek Yukarı Mezopotamya'ya geçen İskitler, giderek devletlerini Yehudaya kadar genişletmişlerdir..

İlk Zazaca kitap, Osmanlı döneminde Rusya'ya savaşa gönderilen Zazaca dilini inceleyen dilbilimci Peter Lerch tarafından 1850 yılında yazılmıştır. Diğer iki önemli eser dini kitaplardır. "Mewlid" adında iki kitap, ilki "Ahmedé Xasi" tarafından 1899'da ve diğeri "Osman Efendio Babıc" tarafından 1933'de Şam'da yayınlanmıştır.

Zazaca Latin harfleri ile Avrupa'ya göç eden Zazalar tarafından yazılmıştır. Ardından İstanbul'da Zazaca kitap ve dergiler çıkarılmıştır.2004'te yapılan AB uyum paketlerinden sonra, TRT Pazartesi günleri otuz dakikalık Zazaca yayın yapmaktaydı. TRT-6 'nın kurulmasından sonra bu yayınlar günde 10 dk Zazaca haber şeklinde bu kanala kaydırıldı. Ayrıca Yol TV, Su TV gibi Alevi televizyonlarında Zazaca müziğe yer verilmektedir. Diğer alevi yayını yapan kanallarda da yer yer Zazaca yayınlar yapılmaktadır.

Avrupa'da çıkan Ware, Tija Sodıri, Kormışkan, Piya, Ayre, ZazaPress, Pir, Raştiye, Vate gibi dergiler dışında, İstanbul'da Tij Yayınları ve Vate Yayınları tarafından Zaza dilinde kitaplar yayınlanmaktadır. Ayrıca Yılmaz Güney'in Duvar filmi, tarihte Zazaca'nın sinemada kullanıldığı ilk film olması nedeniyle önemlidir.


Zazaki: Tarihsel olarak Elazığ (Maden), Koçgiri yöresinde yaşayan Zazaların dillerine verdikleri isimdir. Ancak günümüzde bu isim diğer yörelerde de gittikçe daha çok yaygınlaşmaktadır. Bu ismin tarihsel olarak Zaza (aşiret) ismiyle bağlantılı olduğu çeşitli yazarlarca belirtilmiştir

Zazaca üzerine ilk araştırmalar 1856 yılında dilbilimci Peter I. Lerch'in derlemeleri ile başladı. Kırım Savaşında Ruslara esir düşen Osmanlı askerlerinin tutulduğu Roslow'a giden Lerch, buradaki Kürt askerler arasında gezerek Kurmanci ve Zazaca birçok derlemeler yaptı. Lerch, bu çalışmalarını üç cilt halinde kitaplaştırarak sırasıyla 1856, 1857 ve 1858 yıllarında Rusça olarak yayınladı.[20] Lerch, kitabının Almanca tercümesini de iki cilt halinde sırasıyla 1857 ve 1858 yıllarında yayınladı.[21] 1862'de Wilhelm Strecker ve Otto Blau tarafından Dersim Zazacasına ait bazı notlar yayınlandı.[22] Daha sonra Friedrich Müller (1864)[23], Albert van Le Coq (1903)[24] gibi dilbilimciler Zazaca üzerine kimi derlemeler ve dilbilimsel analizler yaptılar. Bu zamana kadar ismi anılan dilbilimciler Zazacayı Kürtçe'nin bir lehçesi olarak değerlendirdiler. 1905/1906'da Alman dilbilimci Oskar Mann, Zazaca üzerine bazı araştırmalarda bulundu. Mann'ın ölümünden sonra yarım bıraktığı çalışmaları devr alarak ilerleten Karl Hadank, 1932 yılında bu çalışmaları kitaplaştırdı.[25] İlkin Hadank bu kitabında Zazaca'yı Kürtçe'nin dışında sınıflandırdı. 1933'de Kürt dilbilimci Celadet Bedirxan, derlediği bazı Zazaca metinleri Hawar dergisinde yayınlayıp Zazaca'nın ağızları üzerine bazı karşılaştırmalar yaptı.[26] 1977'de Kanat Kalashevich Kurdoev'in Zazaca'daki cinsiyet ve sayılar üzerine bir çalışması yayınlandı.[27] 1985 yılında Terry Lynn Todd Zazaca grameri üzerine bir doktora tezi yazdı.[28] Todd'un bu eserine kadar modern anlamda kapsamlı bir gramer kitabı yayımlanmamıştı. Daha sonra 1998 yılında iki kapsamlı gramer kitabı yayımlandı

 
ÇİTLİ KÖYÜ
 
çitli köyü [hilinder]
 
Orda Bir Köy..
 
Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var, uzakta
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.

Orda bir dağ var, uzakta
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.

Orda bir yol var, uzakta
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Elazığ Hava Durumu.
 
Haber
 
 
Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol